

Hakan Erkan KARATAŞ Yazdı
SİYASETE RAĞMEN RAMAZAN AYIN’DA BİRLİK VE BERABERLİĞİ UNUTMAMAK
11 ayın sultanı Ramazan geldiğinde, herkesin dilinde mübarek dilekler, birlik ve beraberlik mesajları yankılanıyor. Sofralar bereketle donatılıyor, dostluklar pekiştiriliyor. Ancak ne yazık ki, bu mübarek ayda bile siyaset her şeyin önüne geçiyor. Sanki kutsal bir görevmiş gibi, her fırsatta kutuplaşma yaratılıyor, insanlar “şu görüşten, bu görüşten” diye ayrıştırılıyor. Oysa Ramazan, yalnızca oruç tutmakla değil, aynı zamanda kalpleri yumuşatmakla, nefis terbiyesiyle, insanları bir araya getiren manevi bir atmosferle anlam kazanır.
Son yıllarda, bu kutlu ayda bile siyasetin gündemin en önüne oturduğunu görmek üzücü. Bir bakıyoruz, iktidarıyla, muhalefetiyle, herkes yine aynı kısır döngüde. Siyasi çıkarlar uğruna, en temel insani değerler bile unutuluyor. İftar sofralarındaki mesajlar, konuşmalar barış ve hoşgörü üzerine kurulu gibi görünse de, gerçekte herkes kendi siyasi söylemini devam ettirmenin peşinde. Oysa Ramazan, geçmişimizde paylaşımın, dayanışmanın, hoşgörünün ayıydı. Komşular iftar sofralarında bir araya gelir, zengin, fakir demeden herkes ekmeğini paylaşırdı. Bugün ise, bırakın paylaşmayı, insanların arasına örülen siyasi duvarlar daha da yükseliyor.
Bir diğer mesele ise, kültürümüzü ve inancımızı yeterince bilmeden, her şeyi körü körüne kabul eden veya reddeden anlayış. Özellikle de, son yıllarda hızla yayılan Arap ve Suudi Arabistan kültürünü din gibi görme eğilimi, en büyük tehlikelerden biri haline geldi. Oysa İslam, sadece bir coğrafyanın değil, tüm insanlara indirilmiştir. Bizim özümüz, Orta Asya’dan Anadolu’ya uzanan, ahilik geleneğiyle, Mevlana’nın hoşgörüsüyle, Hacı Bektaş-ı Veli’nin insana verdiği değerle yoğrulmuş bir kültüre dayanır. Ancak bugün, din adına Arap kültürünü birebir taklit etmeye çalışarak öz değerlerimizden uzaklaşıyoruz. Gelenek ve göreneklerimiz, kültürümüz dinle iç içe geçmişken, kendi özümüzü unutup Arap kültürünü din zannetmek en büyük yanılgıdır.
Bunun yanı sıra, yılbaşı ve Noel gibi konular üzerinden yapılan gereksiz tartışmalar da aynı bağnaz düşüncenin bir yansıması. Oysa Türkiye’nin asıl güzelliği, farklılıkları içinde barındıran yapısıdır. Anadolu’nun hoşgörüsü, geçmişten bugüne kadar Türk’üyle, Kürt’üyle, Müslüman’ı, Yahudi’si, Hristiyan’ıyla birlikte yaşamanın en güzel örneklerini sundu. Ancak bugün, bırakın farklı dinleri ve kültürleri anlamayı, aynı inanca sahip insanlar bile mezhepler veya siyasi görüşler üzerinden birbirine düşman hale getiriliyor.
Bizim ihtiyacımız olan şey, siyasetin gölgesinde kaybolan değerlerimizi yeniden hatırlamak ve hatırlatmak. Kendi kültürümüze, dinimize, tarihimize bilinçli bir şekilde sahip çıkmak. Ramazan ayı, sadece oruç tutmaktan ibaret değil, aynı zamanda gönülleri birleştirme, arınma ve insan olma bilincini güçlendirme zamanıdır. Siyasetin değil, iyiliğin, hoşgörünün ve kardeşliğin ön planda olduğu bir Ramazan dileğiyle…