Erdoğdu’dan suç duyurusu « Hatay Yeni Haber Gazetesi

18 Mayıs 2024 - 11:26

Erdoğdu’dan suç duyurusu

Atatürkçü Düşünce Derneği Samandağ Şube Başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu, 10 Kasım 2022 tarihinde Anıtkabir’deki resmî Devlet Töreni’nde bir grubun, yaptıkları yakışıksız ve yasalarımıza aykırı tezahürat sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.

reklam
Erdoğdu’dan suç duyurusu
Son Güncelleme :

13 Kasım 2022 - 14:55

151 views

Erdoğdu’dan suç duyurusu

Atatürkçü Düşünce Derneği Samandağ Şube Başkanı Atiye Sönmez Erdoğdu, 10 Kasım 2022 tarihinde Anıtkabir’deki resmî Devlet Töreni’nde bir grubun, yaptıkları yakışıksız ve yasalarımıza aykırı tezahürat sebebiyle suç duyurusunda bulunulduğunu açıkladı.

Reklam

Erdoğ*adu açıklamasında; “Atatürkçü Düşünce Derneği olarak; bağımsızlık ve özgürlüğümüzü kazandığımız Kurtuluş Savaşı’nın Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Türk Ulusu’nun değişmez önderi Büyük Atatürk’ü milletçe minnet, şükran ve özlemle andığımız 10 Kasım 2022 tarihinde Anıtkabir’deki resmî Devlet Töreni’nde orada bulunması yasa ve yönetmeliklere göre olanaksız olan bir grubun, yaptıkları yakışıksız ve yasalarımıza aykırı tezahürat ile hem Atatürk’ün, hem de aziz şehit ve gazilerimizin hatıralarına saygısızlık etmeleri yanında milyonlarca yurttaşımızı da derinden yaraladıkları gerekçesiyle sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunduk. Bağımsız Yargımızın gereğini yapacağı inancıyla kamuoyuna saygı ile duyururuz” dedi.
Erdoğdu açıklamasının devamında; “Kamuoyunun da yakından takip ettiği üzere, 10 Kasım 2022 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün vefatının 84. Yılı dolayısıyla Anıtkabir’de düzenlenen resmi törende avluda toplanan bir kaç kişi tarafından ” Reis ” ve ” Her yer Tayyip, her yer Erdoğan ” tezahüratı yapılmıştır. Burada, önemle belirtmekte fayda vardır ki, işbu sloganların içeriği önemsiz olup, tezahüratın yapıldığı yer ve zamanın önemi bulunmaktadır. Keza, Kurucu Lider’in naaşının bulunduğu Anıtkabir’in herhangi bir yer olmadığı, ” 10 Kasım ” tarihininde herhangi bir tarih olmadığı herkesin malumudur. Bu vesileyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün vefatı vesilesiyle anma töreninde toplanmış binlerce kişinin duyguları istismar edilmiş, bazı kimselerce Anıtkabir tören alanı adeta bir stadyum gibi düşünülerek tezahüratlar yapılmış, 10 Kasım tarihinin tüm Türk Milleti gözündeki önemi hiçe sayılmış ve en önemlisi, Anıtkabir Komutanlığı’nın ilgili personeli tarafından anılan hadsizlik göz ardı edilerek hareketsiz kalınmıştır. 1. Bu noktada, Anıtkabir Hizmetlerinin Yürütülmesine İlişkin Yönetmeliğin ” Törenler ” başlığını düzenleyen 35. Maddesinde aynen; ” Anıtkabir’de, ancak Atatürk’e saygı için çelenk konabilir, tören düzenlenebilir. Başka amaçlarla; tören, yürüyüş ve gösteri düzenlenemez, çelenk konamaz. Anıtkabir’in manevi varlığına yakışmayan her türlü tavır, hareket,söz, yazı ve davranışlara izin verilmez. ” hükmünün yer aldığını belirtmekte fayda vardır. İşbu Yönetmelik maddesinden hareketle, 10 Kasım 2022 tarihinde Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün vefatının yasını tutan milyonlarca kişinin gözü önünde, bir milleti sefaletten kurtarıp özgürlüğüne kavuşturan Önder’in anma töreni esnasında adeta bir futbol takımı marşı söylercesine tezahürat yapılmasının ” ATATÜRK ” saygıyla ve ” ANITKABİR’in ” manevi varlığıyla uzaktan yakından hiçbir ilgisinin olmadığını belirtmek gerekmektedir. Bununla birlikte, Anıtkabir’de yapılan anma törenleri, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ü anmak için yapıldığı kadar, O’nunla birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında fedakarca mücadele vermiş, bir milleti özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturmak için kanlarını ve canlarını ortaya koymaktan asla kaçınmamış, varlığıyla bu vatana hizmet etmiş Milli Mücadele’nin tüm şehit ve gazilerinin de anıldığı bir tören olduğu ve milyonların bu minneti göstermek bilinciyle saygı duruşunda bulunulduğu unutulmamalıdır.
2. Yukarıda anlatılan fiili gerçekleştirenlerin hadsiz tavırları bir kenara dursun, Anıtkabir tören alanıyla ilgili her türlü önlemi alması gerekenin Anıtkabir Komutanlığı ilgili personeli olduğu göz önüne alındığında, ilgili personelin ihmal suretiyle görevi kötüye kullanarak kişileri mağduriyetine yol açtığı aşikardır. Türk Ceza Kanunu’nun ” Görevi Kötüye Kullanma ” başlıklı 257. maddesinde; ” Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan haller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. ” düzenlemesine yer verilmiştir. Anılan madde hükmü çerçevesinde üzerinde durulması gereken unsur ” kişilerin mağduriyeti ” noktasında toplanmaktadır. Burada, kanunda bahsedilen ” kişiler ” tanımlamasından kastın hem gerçek hem de tüzel kişileri kapsadığı ortadayken, ” mağduriyet ” unsurundan anlaşılması gereken ise sadece ekonomik mağduriyet olmayıp, kişilerin sosyal, siyasi veya medeni her türlü şahsi hakkının ihlal edilmesi olduğu ortadadır.

Reklam

3. Bunun yanında, Anıtkabir’de düzenlenen resmi anma törenleri esnasında yurttaşlar tören alanına alınmamaktadır. Bu kapsamda, tezahüratta bulunan kişilerin kasıtlı ve organize şekilde tören alanına girdiği, bu kişilerin ilgili yönetmelik uyarınca resmi tören sırasında alanda bulunmalarına müsaade edilmeyeceği göz önüne alındığında, girişe yardımcı olan şahısların bulunabileceği ihtimali bulunmakta olup, bu çerçevede soruşturmanın genişletilerek tezahürat yapan kişileri tören alanına getiren ve yurttaşlar içeri alınmazken orada bulunmalarını sağlayan şahıslar hakkında da gerekli işlemlerin yapılmasını talep ederiz.
4. Müvekkil Atatürkçü Düşünce Derneği adına suç duyurusunda bulunma zorunluluğu, derneğin tüzüğünde yer alan kuruluş nedeninin verdiği sorumluluktan doğmaktadır. Derneği Kuruluş Nedeni; ” Atatürk’ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler, O’nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919’un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde, Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır. Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler. Oysa Atatürk; Sadece “bağımsızlığı tümüyle tehlikeye düşmüş Türk Ulusunu ve yurdunu emperyalist güçlerin işgalinden kurtaran bir büyük asker “değildir. O, bunun çok daha ötesinde, örneğin siyasal, kültürel ve ekonomik alanlar başta olmak üzere, her alanda bağımsızlığımızı yok edici ya da kısıtlayıcı olumsuz bağları koparan; Ulusal egemenliği gerçekleştirerek Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran; Kişisel inançlara dokunmayarak, toplumumuzu Ortaçağ zihniyetinden ve şeriattan kaynaklanan “nakil”e dayalı kurum ve kurallardan kurtarıp, sürekli biçimde çağdaş ve uygar bir ulus olmanın ve böyle kalmanın yollarını gösteren , “akıl”a dayalı lâik düşünce, lâik hukuk ve lâik öğretim sistemlerini toplum yaşamında egemen kılan; Tüm özgürlüklerin ve insan haklarının sosyal Hukuk Devletinin ve çoğulcu demokrasinin yolunu açan; Yüzyıllarca ikinci sınıf insan durumuna düşürülmüş Türk kadınını gerçek yerine yükseltip, eşit haklara ve eşit onura sahip insan ve yurttaş yaparak yapay eşitsizlikleri kaldıran; İçten ve dıştan kaynaklanan her tür sömürüye karşı çıkarak, halkın yalnız siyasal değil, ekonomik ve sosyal alanda da gerçek efendi durumuna gelmesini ve tüm yurttaşların gönencini devletin varlık nedeni ve amacı sayan; Ulusal ekonominin girişimcilerin keyfine, yalnız kâr ve rekabet mekanizmasına göre başıboş biçimde işlemesine değil, toplumun ve tüm yurttaşların gereksinimlerini karşılayacak biçimde devlet tarafından yönlendirilmesini ilke olarak benimsemiş ve benimsetmiş olan; Yurdumuzun yeraltı ve yerüstü zenginliklerinden, Türkiye halkının yararlanmasını benimseyen ve kabul ettiren; Misak-ı Millî sınırları içinde “Türk’üm” diyen herkesin Türk olduğu ölçütünü getirerek, ırkçılığı reddedip; yapıcı, olumlu ve çağdaş Türk Ulusalcılığını yaratarak, onu devletimizin temel ilkelerinden biri yapan; Her yurttaşın eğitimden, bilimden ve sanattan payını almasını, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür kuşaklar’ın yetiştirilmesini devletin başta gelen görevi yapan; Kültür emperyalizminden kurtulabilmemiz ve eğitimin yaygınlaştırılabilmesi için yeni Türk harflerini kabul etmenin yanında Türk dilinin arındırılması ve zenginleştirilmesini büyük bir toplumsal görev sayan; Türk Ulusunun tarihini, çağdaş insan kökenine bağlayan; “Yurtta barış, Dünyada barış” ilkesi ile devlet yaşamında ve uluslararası ilişkilerde kaba kuvveti, ırkçılığı, saldırı savaşını mahkûm eden; Dış politikada “Dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olma” ölçütünü ve “karşılıklılık kuralını” vazgeçilmez ilke yapan; Bütün ulusların insanlık ailesinin bir parçası olduğunu vurgulayarak, insanlığın bütünleşmesi düşüncesinin tohumlarını atan Çağdaş Devlet Kurucusudur. Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar, ” Atatürkçü Düşünce Derneği ” ni kurarak, O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır. ” denmek suretiyle işbu dosyada taraf olarak yer alınmasının nedeni açılanmıştır.
TALEP VE SONUÇ : Yukarıda açıklanan ve re’sen göz önüne alınacak sebeplere binaen; Sayın Savcılık tarafından şüpheliler hakkında gerekli soruşturmanın yapılarak, kovuşturma aşamasına geçilmesi için kamu davası açılmasını talep ederiz” ifadelerini kullandı.

Reklam

http://www.asitemizlik.com.tr, Bu Reklam Linki ile firmamıza başvuru yapanlara firmamız tarafından %10 indirim yapılacaktır.

reklam

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.