Çevik’ten AKP’ye eleştiri « Hatay Yeni Haber Gazetesi

9 Mayıs 2024 - 15:20

Çevik’ten AKP’ye eleştiri

Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, yaptığı haftalık basın açıklamasında gündemi değerlendirdi.

reklam
Çevik’ten AKP’ye eleştiri
Son Güncelleme :

22 Ağustos 2022 - 9:51

177 views

Çevik’ten AKP’ye eleştiri

Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, yaptığı haftalık basın açıklamasında gündemi değerlendirdi.

Reklam

Çevik’in değerlendirmelerinin odağında AK Parti’nin kuruluşunun 21. Yıldönümü ve bu süreçte milletimize söyledikleri yalanlar vardı. Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, “AKP yalannameleri” adını verdiği 21 yıllık icraatları eleştirdi. Çevik, ekonomi, Suriye ve sığınmacılar meselesi, Kıbrıs ve tarım konularında da eleştirilerde ve tespitlerde bulundu. Demokrat Parti Sözcüsü Dr. Neslihan Çevik, şunları kaydetti: “AKP Yalannameleri” AKP 14 Ağustos’ta 21. Yılını kutladı. Evet gerçekten de AKP kutladı, zira 21 yıllık maziye baktığımızda varlıklarında kutlanacak bir unsur bulmak oldukça zor bizler için. 21 yıl… ‘Ak Parti’ den AKP’ye… Trajik bir savruluş!!! 2002 seçimlerindeki beyanlarının, kuruluş sürecindeki iddialarının ve tabii ki bugüne dek söylediklerinin tamamını bir sınama kabul edersek, AKP kadroları ve Genel Başkanı, iddialarıyla sınanmış ve kaybetmiştir. Aslında, 2002 Seçim Beyannameleri bile AKP’den davacıdır! 2002 Seçim Beyannamesi’nden bugüne baktığımızda bir beyan değil, yalan olduğu aşikar olan iddialarıdır. 2001 ekonomik krizini odağa alarak bir ekonomik eleştiri ile iddialarına başlayan AKP, parti beyannamelerinde ve Erdoğan’ın konuşmalarında şöyle demişti: “Krizin sorumlusu halkımız değildir. Krizin sorumlusu ülkeyi yönetenlerdir.” Ancak bugün gelinen noktada kriz için bazen lobileri ve dış güçleri, küresel olan ama etkisini nedense en çok Türkiye’nin yaşadığı arz şokunu bazen de utanmadan muhalafeti gerekçe gösteriyorlar. “İddialarıyla sınadılar ve kaybettiler” AKP yine bu beyannamede “parti çıkarlarını ülke çıkarlarına üst tutan değil, ülke çıkarlarını önde tutan bir ‘pozitif siyaset’ takip edeceğiz” demişti. Bu iddia da ilk geldikleri andan itibaren yaptıkları ile sınanıp kaybetmiş bir iddia olarak tarihte yerini almıştır. Zira sadece “öfkeli ülkeler” ligindeki yerimizi nazara alarak bakarsak, AKP’nin izlediği negatif siyasetin ülkeyi nereye sürüklediğini görebiliriz. “Belirli bir sınıfın çıkarlarını savunan yapı haline geldiler” Yanı sıra, kendine oy verenleri de değil, yolsuzluklarına ve suçlarına ortak ettikleri bir kesimle kurdukları sınıfın çıkarlarını savunmak için işleyen bir yapı halini aldılar. Aynı beyannamede “yasal düzenleme ve anayasal değişikliklerin yapılmasında, Meclisteki sayısal üstünlük yeterli olsa bile, mümkün olabilecek en geniş toplumsal mutabakatı arayacaktır” iddiası ise 16 Nisan referandumu ile tamamen ortadan kalkmıştır.

 

“Bir kişinin dışındaki herkesin rızası önemsiz hale geldi” Bugün gelinen noktada bırakın “çoğunlukçu” anlayışı, bir “rıza rejimi” olan demokrasiden dahi uzak biçimde, bir kişinin dışındaki herkesin rızası önemsiz hale gelmiştir. Meclisin elinden bütçe yapma hakkının alınması ve Sayıştay’ın denetim kabiliyetinin nasıl budandığını buna örnek olarak görebiliriz. “Kamu İhale Kanunu’nu 192 kez değiştirdiler” 2002’de “rekabetçi piyasa” diyen AKP, bu rekabeti Kamu İhale Kanunu’nu 192 kez değiştirerek kendi lehine çevirmiştir. Maalesef Türkiye medyadan ekonomiye, spordan siyasete kadar “tekelleşme”yi en ağır şekilde yaşıyor. Örneğin, medyada kurdurulan “havuz” sistemi ile kamuyu bilgilendirmek yerine, süreci enfekte etmek görevi verilen medya gruplarının yanında bir “hakem kuruluşu” olan RTÜK gibi kurumlarla da siyasette rekabet ortadan kaldırılmıştır. “Rekabet iklimi yara aldı” Dahası “siyasetin finansmanı” konusunda iktidarları öncesindeki iddiaları da geçerliliğini yitirmiş, “şeffaflık”tan yoksun bir siyasi finansman süreci ile de bu rekabet iklimi yara almıştır. AKP’nin 2002 Seçim Beyannamesi’nde yoruma lüzum görmediğimiz birkaç başlığı sıralamak bugünle kıyas yapmak için son derece yeterlidir. Sadece şu başlıklarla ilgili bulunduğumuz yeri izah etmek dahi AKP’nin aslında bir “beyanname” değil “yalanname” yayımladığını gösterecektir; Bağımsız ve tarafsız yargı Tam ve zamanında adalet Devlette şeffaf yönetim Gelir dağılımında adalet Yolsuzlukla mücadele İşsizliğin önlenmesi Nitelikli eğitim AKP kuruluş belgelerinde rastladığımız bir tespit bu açıdan son derece önemlidir: “Amacını yitiren siyaset, istikbalini de yitirir.” Amacını “3Y ile (yolsuzluk/yoksulluk/yasaklar) mücadele” olarak izah eden Ak Parti, amacını yitirince istikbalini de yitirmiştir. “Ülkeyi kara para aklama merkezi haline getirdiler” AKP’nin yolsuzlukla ilgili iddialarının ne durumda olduğunu gösterir bir veri ile bitirelim: Merkez Bankası’nın geçen hafta açıkladığı verilere göre kaynağı belirsiz para girişi son 6 ay için toplamda 17.5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bugüne dek en yüksek kaynağı belirsiz para girişi 2018 yılında 22.7 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. İşte 21 yılın sonunda AKP, bu ülkeyi kara para aklama merkezi haline getirdi. “Ülkenin güvenliği için değil, iktidarın güvenliği için atılmış bir adım” Geçtiğimiz hafta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “Muhalefet ile Suriye’deki rejimi bizim bir şekilde anlaştırmamız lazım. Aksi takdirde kalıcı bir barış olmaz” şeklindeki açıklaması üzerine, Suriye’deki “muhalif gruplar” bugüne kadar Esed takıntısı nedeniyle kendilerine destek veren Türkiye aleyhine bir muhalefete dönüştü. “İktidar için Esed yeniden Esad olacak gibi görünüyor” Bu açıklamanın yankıları sürerken AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’nın “Şam ile ilişkiler direkt hale gelebilir, seviyesi de yükselebilir. Özellikle uluslararası alanda yaşanan ihtilafları çözecek olan diyalogtur” sözleri ve AKP’nin hatada ve yanlışta destekçisi Devlet Bahçeli’nin “Dışişleri Bakanımızın Suriyeli muhaliflerle Esad rejimi arasında barışın tesis edilmesi hususundaki yapıcı ve gerçekçi sözleri kalıcı çözüm arayışlarına güçlü bir nefestir. Türkiye’nin Suriye konusunda attığı adımlar değerli ve isabetlidir” şeklindeki sözleri ise Suriye’de bir politika değişikliğinin kesin olduğunu ortaya serdi. Görünen o ki iktidar için Esed yeniden Esad olacak, Suriye ile 12 yıldır yaşanan gerilim seçim öncesi bir yatırım mahiyetinde son bulacaktır. AKP Suriye’de de her zamanki gibi yanlışlarının maliyetini milletimize ödetmiştir. Acı olan şudur ki milletimiz Suriye’de telafisi mümkün olmayan bir maliyeti yüklenmiş, yüzlerce şehit vermiştir.

Reklam

Dahası ilke ve akıldan uzak inatlarla bugün ekonomik krize sebep olan AKP, Suriye’de de bir inat uğruna onmaz yaralar açmıştır. AKP’nin Suriye’deki Esed takıntısı önce sınırlarımızda bir terör devleti kurulmasına, sonra da bölgenin jeopolitikasını kalıcı biçimde değiştirecek bir duruma, Rusya’nın asırlık hayallerinin gerçekleşmesine, bölgeye yerleşmesine, sıcak denizlere inmesine sebep olmuştur. Demokrat Parti olarak Suriye’de Suriye Arap Devleti yönetimi ile, Esad ile görüşülmesi gerektiğini, bugün yaşadığımız güvenlik sorunları ve demografik sıkıntılar için elzem kabul ettik. Bunu da defaatle beyan ettik, lakin şimdi sormak gerekmektedir; “Daha ne kadar hatalarınızın maliyetini ödemeye, gencecik Mehmetçiklerimizin canı pahasına yanlışlarınızın ceremesini çekmeye devam edeceğiz?” Bugün “diyalog önemli” diyen zevat yeni mi anladı? Sayın Bahçeli “Katil Esad’la görüşme teklifinde bulunanlar akıllarını başlarına alsın” derken bugün en oldu da çark etti? Kuşkusuz bu adım toplumsal bir krize tekabül eden Suriyeli sığınmacılar, geçici koruma statüsündekilerle ilgili sorunu, sınır güvenliğimizle alakalı sorunu çözmek konusunda değil, iktidarın seçimle ilgili kaygılarını, iktidarın güvenliğini tahkim etmek için atılmıştır. “Traktör ve tarım ekipmanları fiyatları uçuşta!” Yaşanan pandemi süreci üretim maliyetlerini negatif olarak etkiledi ancak fiyatlardaki artış esas kur maliyetleri ile ilgili. Artan ekipman fiyatları çiftçinin belini büküyor, modern tarım yapmak küçük üreticiler, işletmeler için giderek zorlaşıyor. Bunun sonucunda da araziler el değiştiriyor! Gelin 2021 sonu ile bugünü tarım ekipmanları konusunda kıyaslayalım: · 20 sıralı mibzer (tohum ekici) geçen sene yılsonu 33.000 lirayken bugün tam 90.000 lira! · 4’lü normal bir pulluk geçen sene yılsonu 12.000 lirayken bugün 32.000 lira! · 1000 litre kapasiteli ilaçlama makinesi geçen sene yılsonu 20.000 lira iken bugün 60.000 lira! · Traktör fiyatlarını hiç konuşmaya bile gerek yok. “Bugün artık AKP’nin yeni Türkiye’si ve anlık değişen fiyatlar var” Normalde yılda bir defa maliyet zammı yapan firmalar, şimdi üretim bandından çıkana kadar üç kez değişen maliyetlerle karşı karşıyalar. Ülkemizin temel eksikliği burada da karşımıza çıkıyor; ithal ham madde ihtiyacı ile dışa bağımlılık. Ancak lafa söze gelince milli ve yerliler… Tabi bu sadece üretim ayağı. Bunun bir de bayi ve müşteri ayağı var. Bundan böyle “kaporasını verdim, fiyatı bloke ettim” dönemi eski Türkiye’de kaldı. Bugün artık AKP’nin yeni Türkiye’si var, anlık değişen fiyatlar var karşımızda. Demokrat Parti olarak bir kez daha diyoruz ki; ÜRETMEZSEK TÜKENİRİZ TÜRKİYEM. Üretmemenin maliyeti maalesef her geçen gün katlanarak artıyor. Artık iktidardan umudu kestik, bu iktidar inşaat, beton, AVM sevdalısı bir iktidar. Biz çiftimize ve gençlerimize söz veriyoruz: kurulduğu ilk andan itibaren ülkenin kırsal kesiminde devrim yapan DEMOKRAT PARTİ olarak yine aynısını bugünün şartlarına uygun olarak yapacağız ve üreterek zenginleşeceğiz. “Kıbrıs Sorununa sırtını dönerek, bunu bir iç politik malzemesi yapıyorlar” Ağustos 1991’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nda “gözlemci üye” statüsü kazanan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, teşkilata üye ülkelerin dahil olduğu, bizim evsahipliği yaptığımız İslami Dayanışma Oyunları’nda bugün tek bir sporcu ile temsil edilmiyor. Güya dünya mazlumlarının sesi olan AKP iktidarı, devletimiz ve milletimiz nazarında “Milli Mesele” olarak görülen, bir varlık, hak ve adalet sorununa, “Kıbrıs Sorunu”na sırtını dönerek, bir iç politik malzemesi yapıyor. İktidara geldiği gün “toprak vermeyi dahi düşünebiliriz” diyen AKP, bugün başta kapalı Maraş’ın açılması meselesi olmak üzere Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ilgili her sorunu “yerli ve milli” söylemlere malzeme ediyor. Neticede bugün en temelde “tanınma” sorunu yaşayan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, evsahibi olduğumuz ve Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gözlemci üye olduğu bir birliğin organizasyonunda temsil edilmiyor. Sormazlar mı sen tanımıyorken kim tanısın Kıbrıs’ı diye?

Reklam

http://www.asitemizlik.com.tr, Bu Reklam Linki ile firmamıza başvuru yapanlara firmamız tarafından %10 indirim yapılacaktır.

reklam

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.