Aksakal: “Evli evine köylü köyüne.” « Hatay Yeni Haber Gazetesi

27 Temmuz 2024 - 04:59

reklam

Aksakal: “Evli evine köylü köyüne.”

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.

Aksakal: “Evli evine köylü köyüne.”
Son Güncelleme :

22 Nisan 2022 - 10:16

221 views

Aksakal: “Evli evine köylü köyüne.”

Demokratik Sol Parti Genel Başkanı Önder Aksakal, gerçekleştirdiği basın toplantısında yaşanan gelişmeleri, ülke ve dünya gündemini değerlendirdi.

Aksakal açıklamasında;

“Değerli Basın mensupları, saygıdeğer arkadaşlarım, hepiniz basın buluşmamıza hoş geldiniz.

İki sene boyunca tüm insanlığı esareti altına alan Covid-19 pandemisinde artık sona yaklaşmış olmanın sevincini yaşadığımızı belirterek sözlerime başlamak istiyorum. Yine de tedbirleri elden bırakmamamız gerektiği uyarımızı yaparak, bugüne kadar yaşamını yitiren tüm yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, tedavisi sürenlere acil şifalar temenni ediyorum.

Elbette bu badirenin ortadan kaldırılmasında insanüstü gayret gösteren sağlık emekçilerimizin hakkı ödenemez. Onları da saygı ve şükranla buradan selamlıyorum.

Türkiye’nin onlarca yıldır kesintisiz bir şekilde sürdürülen terörle mücadelesi kapsamında Irak’ın kuzeyinde başlatılan Pençe – Kilit operasyonu ihanet odaklarının ortadan kaldırılması hedefiyle sürmekte, bu süreç zarfında da alçak tuzaklamalarla saldırılar devam etmektedir.

Önceki gün Üsteğmen Ömer Delibaş ve dün yine şehitlik mertebesine erişen Teğmen Kaan Kanlıkuyu evladımızı yüreğimize gömdük.

Dün Bursa’nın göbeğinde İnfaz ve Koruma Memurlarını taşıyan otobüs bir tuzak bombayla sabote edildi, bir memurumuz şehit oldu, biri ağır dört memur yaralandı.

Yaşamını yitiren tüm kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ateş düştüğü yeri yakıyor, ailelerine ve yakınlarına sabır metanet temenni ediyorum, milletimizin başı sağ olsun.

Bu tür saldırılar elbette planlı ve kasıtlıdır. Son zamanlarda televizyonlarda sıkça rastladığımız bazı dizi film senaryolarının bu ve benzeri gelişmelere yönelik subliminal mesajları da içerdiği konusunda dikkat çeken değerlendirme ve kanaatler de ortaya konulmaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin, Milli İstihbarat Teşkilatımızın, Jandarma ve Emniyet Teşkilatımızın fedakâr çabaları ile aziz Türk milletinin desteği sonucunda mutlaka bu badirelerin de üstesinden geleceğimize yürekten inanıyorum. Kahramanlarımızı Allah esirgesin, ayaklarına taş değmesin.

Coğrafya milletlerin kaderini belirler. Türk milleti de binlerce yıldır bu coğrafyanın dayattığı koşullarla oluşan kaderini yaşamakta ve bu kaderi artık kendisine bir yaşam biçimi olarak kabullenmek zorundadır.

Ortaçağın haçlı seferlerinden beri hem Türk düşmanlığı hem de islâm dinine karşı saldırıların merkezi olma özelliğini sürdüren sözde demokrasi havarisi bazı Avrupa ülkeleri, mensuplarının kutsal değerlere yönelik saldırıları karşısında suskunluklarını koruyor ya da bu aşağılık eylemleri sözde “düşünce özgürlüğü” kategorisine sığıştırma gayreti gösteriyorlar.

Bu eylemler açıkça tahrik amaçlıdır, kurguladıkları masa başı stratejilerinin gerçekleşmediği noktalarda olayın boyutunu vandallığa evrilterek islâm aleminin sabrını sınama denemesinden başka bir şey değildir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni kendi pislikleri mecrasına asla çekemeyeceklerdir ancak başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere Dışişleri Bakanlığımız, İsveç ve Danimarka devleti yetkilileri nezdinde, Müslümanların kutsal kitabı Kuran-ı Kerim’i sokak ortasında yakma gafletinde bulunan meczupların başı Rasmus Paludan’ın mutlak surette cezalandırılmasını sağlayacak diplomatik girişimleri derhal başlatmalı ve bu provokasyonun hesabı sorulmalıdır.

Değerli basın mensupları,

20 yıldır bizim de yer aldığımız coğrafyada hüküm süren Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında küresel sistemin emelleri doğrultusunda kurgulanan stratejiler de tüm hızıyla devam ediyor.

Olay tek başına ABD ile sınırlı değildir. Rusya’nın da kendi geleceğini garanti altında tutacak stratejilerle hareket etmesi, küresel paylaşım savaşının yeni versiyonu şeklinde sürdürüldüğünü ortaya koymaktadır.

Ukrayna topraklarının bir bölümünün işgal edilmesi, başkent Kiev dahil bir çok yerleşim yerinin yaşanamaz hale getirilmesi ve buna Birleşmiş Milletler Örgütünün anlamlı bir yanıt verememesi bunun en açık ispatıdır.

Şimdi ise Türkiye’de bir kargaşanın zemini yaratılmaya çalışılmakta, “sığınmacı” olarak gölgemizin altına aldığımız bir takım guruplar neredeyse elimizdeki ekmeği alacaklarına dair küstahlık düzeyine inebilmektedirler. Bu kabul edilemez!

Suriye’de iç savaş bitmiştir, artık “evli evine, köylü köyüne” demenin vakti gelmiştir. “Huzurlu bir ortam sağlayınca kendileri gönüllü dönecek” şeklindeki bir beklenti ortaya koymak siyaset jargonunda topu taca atmak demektir.

Özellikle Hatay, Kilis ve Gaziantep bölgesindeki çoğunlukları itibariyle sosyal dokunun dejenerasyonuna sebep olan, demografik yapıyı tehdit eden boyutlara ulaşmış bir sığınmacı sorunu vardır ki, millî bekamızı tehdit eden nitelik arz etmektedir, üzerinde dikkatle ve önemle durulmalıdır, acil eylem planı geliştirilmelidir.

Ak Parti iktidarına koşulsuz destek veren ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin de sorunu “adı konulmamış istilâ” olarak tanımlaması hadisenin vahametini gözler önüne sermektedir. Cumhurbaşkanı bu duruma kayıtsız kalamaz, bu işi sığınmacıların keyfine bırakamaz.

Sorunları halının altına süpürerek ortadan kaldıramazsınız, sadece bir süre gözden uzak tutmuş olursunuz. Oysa; bu sorun gözden uzak tutulacak

noktayı çoktan aşmıştır. Kamuoyunda gündem yapılmak istenilen bu konu esasen bir rutin işleyişin hayata geçirilmesinden öteye bir değerde de değildir. Muhatapları başka ülke vatandaşıdır, “misafirlik” de bir yere kadardır.

Suriye devleti ile zaman geçirmeden bir planlama çalışması yapılmalı, Türkiye sırtındaki kamburdan ivedilikle kurtulmalıdır.

Nihai hedefi Türkiye topraklarının bir bölümünü de içerisine alan sözde devlet yapılanması olan bu emperyalist proje, kadim Türk devletinin sarsılmaz iradesi karşısında akamete uğratılacaktır.

Değerli basın mensupları,

Ekonomide yaşanan savrulmalar ve hayat pahalılığının artık tahammül sınırlarını aştığı konusunda toplumsal bir kabul birliği oluşmuştur.

Siyaset kurumu bile, artık iktidarıyla muhalefetiyle tümden bu ortak paydada buluşmaktadır. Ancak anlamlı bir çözüm geliştirme, ayakları yere basan ciddi bir çalışma da maalesef ortaya konulmamaktadır.

Her yükü devletin sırtına sarmak sadece psikolojik sonuç yaratır. Gerçek anlamda üretimin artırılamadığı, yani para kazanacak argümanlar geliştirilemediği müddetçe bu sarmaldan kurtulabilme olanağı yoktur.

Demokratik Sol Parti olarak; iki yıl önce çalışma ve önerilerimizi iktidarıyla, muhalefetiyle tüm muhataplarıyla paylaştık. Bu çalışmalarımızı açıp okuyun, önemli mesafeler kat edeceksiniz. Ancak sorunlar kamuoyunda magazinsel boyutta tartışılır hale getirildiğinden olsa gerek artık halkın da umutları tükenmek üzeredir.

Bu gidişin, tehlikeli bir noktaya evrilme niteliğine sahip olduğunu da hatırlatmayı sorumlu siyaset adına bir görev sayıyoruz.

Hayat pahalılığının insan yaşamını doğrudan etkileyen bir konu olduğu tartışılmaz bir gerçektir.

Reklam

http://www.asitemizlik.com.tr, Bu Reklam Linki ile firmamıza başvuru yapanlara firmamız tarafından %10 indirim yapılacaktır.

2022 yılı Asgari Ücret tutarını 1 ay öncesinden belirleyen ve daha uygulamaya bile geçilmeden 1 Ocak’ta neredeyse yarısı buharlaşan 4.253 liranın bugün itibariyle bir hikmet-i harbiyesi de kalmamıştır.

Asgari ücret tutarında en yüksek artışın yapıldığına, en düşük emekli maaşının 2 bin beş yüz liraya çıkarıldığına dair açıklamalar da artık bir övünç meselesi olmaktan çıkmıştır.

Daha önce de bu konuda görüşlerimizi paylaşmıştık; çalışanların ve emeklilerin maaşlarına seyyanen 3 bin lira zam yapılması hem vicdanın, hem de hakkaniyetin gereğidir.

Yılda iki kez dini bayramlar öncesinde emeklilere verilen ikramiye tutarının da güncellenmesi zorunludur ama; Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın açıkladığı, Sayın Cumhurbaşkanı’nın da onayladığı emekli ikramiyesinin 1.100 lirada sabit tutulması kararı, iktidarın emeklileri artık gözden çıkardığının çarpıcı bir kanıtıdır.

Buradan anlaşılmaktadır ki; kaynak kullanımı konusunda ciddi sıkıntılar var, en sessiz kesim olarak emekli yurttaşlarımız seçilmiştir. Ama buradan ben de bir uyarı yapayım, ağır atın çiftesi pek olur derler, bu yaklaşımın sandıkta yansıması oldukça ses getirecektir.

Saygı değer basın mensupları,

Yarından sonra demokratik, lâik Cumhuriyetimizin temel taşı, demokrasimizin mabedi T.B.M.M’nin açılışının 102.nci yılını coşkuyla kutlayacağız.

“Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir!” düsturunu asil Türk milletinin ruhuna nakşeden Mustafa Kemal ATATÜRK ve O’nun fikirleri, o günlerden bugüne yapılan her türlü saldırının karşısında ilk günkü iradesiyle ayaktadır.

Bir asrı geride bırakan özgürlük mücadelesinin en küçük zafiyete tahammülü olmadığı gibi, her aşamasında bu topraklar uğruna gözünü kırpmadan canını feda edebilecek her bir ferdi, aynı inanç ve kararlılıkla lâik Cumhuriyeti korumaya ve kollamaya muktedirdir.

Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK başta olmak üzere bize bu şerefli yaşamı bahşeden aziz şehitlerimizi bir kez daha minnet ve şükranla yâd ederken, Gazi Meclisimizin; ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti değerlerine bağlı üyelerini saygıyla selamlıyor, bağımsızlığımızın teminatı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 102.nci kuruluş yıldönümünü ve yine Atatürk’ün Dünya Çocuklarına armağan ettiği “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını” yürekten kutluyorum.” şeklinde konuştu.

 

Reklam

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.