Hatay Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Hatay Şubesi, Hatay Psikologlar Derneği ve Hatay Tabip Odası tarafından İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline yönelik bir basın açıklaması yapıldı. Açıklamayı SES Hatay Şube Kadın Sekreteri Yasemin Yıldırım okudu.
Yıldırım yaptığı açıklamada, “İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadelede devletlere yükümlülükler veren, kadının insan haklarının korunması ve geliştirilmesi için büyük öneme sahip bir sözleşmedir. Bizler, İstanbul Sözleşmesi’nin tam olarak uygulanması için politika düzeyinde ve mesleki çalışmalarla mücadele verirken gece yarısı çıkarılan bir kararname ile sözleşmenin feshedilmeye çalışıldığını öğrendik. Erkeklerin kadınlara uyguladığı fiziksel, psikolojik, cinsel şiddet bu kadar yaygınken, her gün yeni bir kadın cinayeti işleniyorken, şüpheli kadın ölümleri açığa çıkarılamıyorken, etkin uygulanması halinde tüm bunları önleyecek olan sözleşmenin feshedilmesi, erkek şiddetinin meşrulaştırılmasıdır. Erkek şiddetini önleyebilecek hukuki zeminin ortadan kaldırılması, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin daha da yaygınlaşmasına neden olacaktır. Unutmayalım ki cezasız kalmış bir suçtan daha cesaret verici bir şey yoktur. Anayasamızın 104. Maddesi Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile temel hak ve kişi haklarının düzenlenemeyeceğini açık bir şekilde belirtmektedir. Bu nedenle kadının insan haklarını düzenleyen İstanbul Sözleşmesi’nin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle feshedilmesi hukuka aykırıdır. Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararıyla imzalanan sözleşme ancak TBMM kararıyla feshedilebilir. Ayrıca Anayasanın 14. Maddesi’ne göre insan haklarına aykırı faaliyetlerde bulunmak devletin yetkisini kötüye kullanması anlamına gelir. Hali hazırda sözleşmenin uygulanmaması ve bir de üzerine sözleşmenin feshedilme kararının alınması, kadının insan haklarına ilişkin kazanımlarına çok büyük bir darbedir.
EŞİT VE ÖZGÜRCE YAŞAM HERKES İÇİN HAKTIR
Toplumsal cinsiyet eşitsizliği temelli şiddete maruz kalanlarla mesleki çalışmalar yürüten sağlık ve sosyal hizmet alanlarında çalışan meslek örgütleri olarak İstanbul Sözleşmesinden çekilmenin yaratacağı olumsuz kişisel ve sosyal sonuçlarla ilgili siz karar vericileri uyarıyoruz. Etkin uygulanması halinde şiddetin her türlüsüne ilişkin koruyucu-önleyici ve iyileştirici-güçlendirici tedbirler alan bu sözleşmenin feshedilmesi; erkek şiddetini arttıracak, kadın cinayetlerini büyük bir hızla yaygınlaştıracak, ülkenin eşit vatandaşı olan kadının zaten tehlikede olan yaşam hakkını iyice tehlikeye düşürecektir. Biz sağlık ve sosyal hizmet alanlarında çalışan meslek örgütleri olarak kadının insan haklarına aykırı olan bu hukuksuz karardan bir an önce dönülmesini talep ediyoruz. Eşit, özgür ve şiddetten uzak yaşamak çocuk, kadın, erkek, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimliği ne olursa olsun toplumun her bir üyesi için haktır. Bizler İstanbul Sözleşmesinden çekilmeyi reddediyoruz” ifadelerini kullandı.
REKLAM
KADININ ÖZGÜRLEŞME MÜCADELESİNDEN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ
Peki ya Hande Kader trans bir kadın diye öldürülmeyi hak mı etmiş olacak, ya da iktidarda en üst düzeydekilerin hedef göstermelerinden hemen sonra yüzüne kezzap atılan, öldürülen trans kadınların yaşama hakkı yok mu Memur Sen kadın komisyonuna göre? Dine, gelenek, göreneğe aykırı buldukları yaşam tarzına sahip kadınların öldürülmesiyle, şiddete, tacize, tecavüze uğramasını haklı mı buluyor Memur Sen Kadın komisyonu? Sırf heteroseksist normlara uymadığı, cinsel yönelimi farklı olduğu için haklara sahip özne olarak görmedikleri, insan dışılaştırıp hukuk dışına attıkları, yok edilmesi gereken sapkınlık, hastalık olarak baktıkları LBGTİ+lara yönelik şiddeti haklı mı görecek, destekleyecek mi Memur Sen kadın komisyonu? Açıktır ki; kadınlara yönelik şiddetin failleri %80 oranında eş, eski eş, partner iken kadını korumanın yolu onu aile içine hapsetmekten, sadece aile ile tanımlamaktan ve bugünkü yapısı ile aileyi korumaktan geçmiyor. İstanbul Sözleşmesi işte bütün bu şiddeti ortaya çıkaran unsurlara karşı önlem alma sorumluluğunu devletlere yüklüyor. İstanbul Sözleşmesi Memur Sen kadın komisyonunun sahip olduklarını söyledikleri din-gelenek-kültürü kriminalleştirmek şöyle dursun, bunlara dair en ufak bir değinisi dahi yoktur. Cinsiyeti, cinsel yönelimi nedeniyle hiç kimsenin şiddete, ayrımcılığa uğrayamayacağını düzenler; devletlere bu konuda yükümlülükler yükler. Bu yükümlüklerden kaçınmanın, erkeklerin ayrıcalığının korunmasıyla, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve şiddeti de daha da derinleştirecek bu karara etki etmekle övünmenin akılla izah edilebilmesi mümkün değildir. Sendikalar, varlıkları gereği üyelerinin ve tüm çalışanların kazanılmış haklarını korumak ve haklarını geliştirmek için mücadele etmekle yükümlüdür. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların eşit haklara sahip olması, bedeni, emeği, kimliği üzerindeki tahakkümün yok edilmesi de bu mücadelenin çok önemli bir parçasıdır. Kadınların hiç kimseye bağımlı/bağlı kılınmadan bağımsız, özgür ve eşit bireyler olarak varoluşu, şiddetsiz, korkusuz bir yaşam için mücadele etmek sendikaların varlık sebeplerinden biridir. Bu varlık sebebini değil, iktidara biatı ve onun yapıp ettiklerine uygun açıklamaları üretmeyi çalışmasının odağına koyan bir yapının sendika vasfı da tartışmalıdır. Bizler, cinsiyeti, cinsel yönelimi nedeniyle hiç kimsenin ayrımcı, eşitsiz uygulamalara maruz kalmadığı, her nasıl kurulursa kurulsun eşitliğin, özgürlüğün, karşılıklı saygı ve sevginin esas olduğu hanelerde eşit ve özgür bir yaşamı savunuyoruz. Bu yaşamı sağlamak için İstanbul Sözleşmesi’ni savunmaktan, sözleşmenin ve 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması ve kadının özgürleşmesi mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz” denildi.
REKLAM