
HATAY GÜNLERİ Mİ, HATAY’SIZ GÜNLER Mİ?
UNESCO Gastronomi Şehri Hatay’ın adını taşıyan fuarda Hatay’dan çok başka şehirlerin ürünleri yer aldı. Gerçek Hatay nerede?
Levent AŞKAR – Hatay Yeni Haber Gazetesi İmtiyaz Sahibi / Yazı İşleri Müdürü
Adı Hatay Günleri, Ama Hatay Yoktu
İstanbul’da düzenlenen “Hatay İl Tanıtım Günleri”ne gittim.
Adı “Hatay Günleri” ama içerik, ne yazık ki Hatay’dan çok Türkiye mozaiğini andırıyordu.
Yıllardır bu tür tanıtım etkinliklerini takip eden bir gazeteci olarak söylüyorum:
Eğer bir etkinliğin adında “Hatay” geçiyorsa, o etkinlikte Hatay’ın insanı, esnafı, kokusu, rengi ve emeği olmalı.
Ama bu fuarda gördüğüm manzara bambaşkaydı.
Gözlerimi kapatıp dinlediğimde Hatay’ı hissetmek istedim; ama kulaklarıma başka şehirlerin tanıtımları, başka esnafların sesleri geldi.
Bu kadar değerli bir markanın, “Hatay” adının, bu şekilde kullanılması gerçekten üzücüydü.
%80 Hataylı Değil!
Etkinlikteki stantların büyük çoğunluğu Hatay’a ait değildi.
Sucuk Afyon’dan ve Tekirdağ’dan ,bal Siirt’ten, pişmaniye İzmit’ten, kuru incir,cevizli sucuk, kuru hurma Ağrı ve Kocaeli’den , kavurma Ağrı’dan, zeytinyağı Ayvalık’tan, peynir , tahin, pekmez, Hatay kömbesi bile Trabzon’dan…
Hatay’ın adını taşıyan bir etkinlikte, Hatay’dan çok başka şehirlerin ürünleri sergileniyordu.
Kırıkhan çiğercisi adıyla stand açan esnafın Kastamonulu, içli köfte standında çalışanlarınsa Kilis, Malatya ve Çorum’dan, kahve satan Mardin’li , kebap satanların bazılarının ve çalışanları Muş’tan olduğunu, tahin, pekmez Sakarya’dan ,fıstık sarması, pestil satanın Gümüşhane’den olduğunu öğrendim.
Bu tablo karşısında ister istemez şu soruyu sordum: “Bu nasıl Hatay Günleri?”
Fahiş Fiyatlar, Ağır Kira Bedelleri
Esnaflarla yaptığım röportajlarda ortak şikâyet aynıydı:
Stant kiraları fahiş fiyatlarla verilmişti.
Bu yüzden ürün fiyatları da yükselmiş, vatandaş “Her şey çok pahalı” diyerek tepki göstermişti.
Ancak asıl sorun esnafta değil, organizasyonun uyguladığı yüksek kira politikasındaydı.
Küçük esnaf ezilmiş, Hatay’ın el emeğiyle geçinen insanları ikinci plana itilmişti.
Hataylı Sanatçılar Arka Sokaklarda
Hatay’dan gelen zanaatkârlar, el emeğiyle üretim yapan sanatçılar ise fuar alanının adeta “arka sokaklarına” yerleştirilmişti.
Ana arterler, yiyecek-içecek stantlarına ve ticari markalara ayrılmıştı.
Kültür, sanat ve emeğiyle Hatay’ı temsil eden insanlar görünmez kılınmıştı.
Bazı sanatçılar konuşmak istedi ama çoğu mikrofonlara sessiz kaldı; “Bir daha fuara çağrılmazsak” korkusuyla…
“Bir Gazeteciyi Görmezden Gelmek”
Bu noktada yaşadığım bir olayı da paylaşmak isterim.
Ben, Hatay Yeni Haber Gazetesi’nin imtiyaz sahibi ve yazı işleri müdürü olarak fuara kendi imkânlarımla geldim.
Hiçbir kurumdan destek almadım. Sabah 10.30’dan akşam kapanışa kadar alanda kaldım, röportajlar yaptım, esnafı ve halkı dinledim.
Esnaf ve vatandaşlarla röportaj yaparken, organizasyonu yapan Hatay Dernekler Konfederasyonu Başkanı Hüseyin Yılmazer ile fuardaki esnafın ve vatandaşların yaşadığı sıkıntılar hakkında konuşmak, röportaj yapmak istediğimi kendisine ilettim.
Kendisi, zamanı olmadığını ve o sırada esnaflarla vedalaştıklarını belirtti.
Daha sonra fuarın sonunda tekrar, Hatay Dernekler Konfederasyonu Başkanı Hüseyin Yılmazer ile röportaj yapmak istedim.
Ancak Hüseyin Bey, beni görmesine rağmen görmezden geldi.
Yanındakiyle sohbete devam etti, sırtını döndü.
Bu davranış, yalnızca bana değil, meslek onuruna yapılmış bir saygısızlıktı.
Yanındaki organizatör Kamile Yurtseven ise kibar davrandı, teşekkür etti; ancak belli ki o da durumun farkında değildi.
Hatay’ın adını taşıyan bir organizasyonda, Hataylı bir gazeteciyi görmezden gelmek…
İşte, en çok bu içimi acıttı.
Siyasi Ayrımcılık Kabul Edilemez
Bir diğer dikkat çekici ve üzücü nokta ise, İstanbul Hatay Günleri’nde muhalefet milletvekillerinin bulunmamasıydı.
Bunu sadece gözlemle değil, bizzat arayarak ve konuşarak teyit ettim.
Yaptığım görüşmeler sonucunda;
CHP Hatay milletvekillerinin bu etkinliğe davet edilmediğini,
Saadet Partisi Hatay milletvekilinin ise geç davet edildiği için önceden planlanmış programına katılmak zorunda kaldığını öğrendim.
Bu tablo gerçekten düşündürücüydü.
Depremin ardından birlik mesajları vermemiz gerekirken, Hatay Tanıtım Günleri’nde tam tersi bir görüntü vardı.
Bu organizasyon, birlik yerine ayrışmanın, kapsayıcılık yerine dışlamanın sahnesine dönüşmüştü.
Hatay hepimizin.
Bu kentin tanıtımında hiçbir partinin, hiçbir grubun ayrıcalığı olmamalı.
Gerçek Hatay, herkesin Hatay’ıdır.
Hatay’ın Adını Lekeletmeyelim
Buradan açık çağrımı yineliyorum:
Hatay Valiliği’ne, Hatay Büyükşehir Belediyesi’ne, 15 ilçe belediyesine ve derneklere sesleniyorum:
Lütfen Hatay’ın adını lekelemeyelim.
Bu şehir, binlerce yıllık tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle Türkiye’nin gururudur.
Bu tür organizasyonlara izin verirken daha dikkatli olun.
Hatay’ın adını, Hataylı olmayanların ticari vitrini haline getirmeyin.
Bu güzel şehrin adını ve itibarını kimsenin keyfine, kazancına alet ettirmeyin.
Hatay, kolay kazanılmış bir unvana sahip değil.
Bu şehir UNESCO Gastronomi Şehri unvanını, binlerce yıllık kültürüyle, emeğiyle, alın teriyle aldı.
Bu değerin yanlış ellerde, yanlış organizasyonlarda silinmesine izin vermeyin.
Gereken uyarılar yapılsın, denetimler artırılsın, Hatay’ın adı her yerde onurla taşınsın.
Türkiye’de Hatay gibi bir başka şehir yok.
O yüzden bu kenti tanıtırken, her detayına sahip çıkmak hepimizin boynunun borcudur.
Hatay markası kimsenin çıkar aracına dönüşmemeli.
Türkiye’de Hatay gibi bir şehir daha yok.
O yüzden bu değerin kirletilmesine sessiz kalamayız.
Tarafsız Bir Gazeteci Olarak Notumdur
Ben bu yazıyı bir davetli olarak değil, tarafsız bir gazeteci olarak yazdım.
Bazı meslektaşlarım gibi sponsorlarla, hediyelerle, özel davetlerle gelmedim.
Hiçbir çıkar ilişkisine girmedim, sadece Hatay’ın sesini duyurmak istedim.
Fuarın son gününde yaptığım röportajları birkaç gün içinde yayınlayacağım.
Hiçbir katkı, montaj veya oynama yapmadan videoları olduğu gibi paylaşacağım.
Ve ardından diyeceğim ki:
“Lütfen tüm Hatay halkı, tüm Türkiye ve tüm yetkililer bu röportajları izleyip kendi kararını versin.
Benim bu köşe yazımda anlattıklarım doğru mu, yanlış mı?
Bunu ben değil, halkımızın vicdanı belirlesin.”
Son Söz: Hatay Hepimizin
Hatay, bir fuar çadırının içinde satılacak bir marka değildir.
Hatay, bir partinin ya da grubun vitrini değildir.
Hatay, medeniyetlerin, kardeşliğin ve dayanışmanın sembolüdür.
O yüzden diyorum ki;
Birlik olalım, Hatay’ı doğru tanıtalım, Hatay’ın adını kimsenin kirletmesine izin vermeyelim.
Gerçek Hatay’ı, halkın emeğini, kültürünü, gastronomisini koruyalım.
Hatay, Hataylıların elinde yaşasın.
