
“Doğa Katliamına Yasal Kılıf Arayan Torba Yasa Geri Çekilmelidir”
İHD Hatay Şubesi’nden Torba Yasa ve İşkence Uygulamaları Hakkında Çift Yönlü Sert Açıklama
Haber: Levent AŞKAR
İnsan Hakları Derneği (İHD) Hatay Şubesi, TBMM’ye sunulan ve kamuoyunda “Doğaya Saldırı Torba Yasası” olarak bilinen kanun teklifine ve 26 Haziran “İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” dolayısıyla Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı çarpıcı bir açıklama yayımladı.
Torba Yasa: Sadece Doğaya Değil, Yaşam Hakkına da Tehdit
İHD Hatay Şubesi Afet ve Ekoloji Komisyonu ile MYK Üyesi Servet Üstün Akbaba imzasıyla yapılan açıklamada, “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”ne sert tepki gösterildi.
Açıklamada, söz konusu yasanın sadece çevreye değil, halkın yaşam hakkına, yerel yönetimlere ve kamusal denetime açık bir saldırı olduğu vurgulandı. Yasa teklifinin geri çekilmesi talep edilerek, toplumun tüm kesimleri duyarlılığa davet edildi.

“İşkencesiz Bir Dünya Mümkün!”
İHD, 26 Haziran “İşkence Görenlerle Dayanışma Günü” dolayısıyla yayınladığı bölümde, insan hakları ihlallerine dair geniş çaplı bir değerlendirme yaptı. Açıklamada, Birleşmiş Milletler’in 1987’de yürürlüğe giren İşkenceye Karşı Sözleşmesi hatırlatılarak Türkiye’nin bu sözleşmeye 1988’de taraf olduğu belirtildi.
İşkence Yasağı Mutlaktır, İstisnası Yoktur
Sözleşmenin 2. maddesindeki “Hiçbir olağanüstü hâl işkenceye gerekçe olamaz” hükmü hatırlatılarak, Türkiye’de işkencenin sistematik biçimde sürdüğü vurgulandı. Devletin keyfi uygulamaları, gözaltı sürelerinin uzunluğu, etkin soruşturmaların yapılmaması ve cezasızlık kültürünün yaygınlığına dikkat çekildi.
Protestolarda Gözaltılar ve Kötü Muamele Arttı
Özellikle Van ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerine yönelik protestolarda gözaltına alınan kişilerin maruz kaldığı hak ihlalleri örnek gösterildi. Barışçıl gösterilere yönelik sert polis müdahaleleri, işkence ve kötü muamele uygulamalarının sokakta, evde ve resmi olmayan ortamlarda da yaygınlaştığı ifade edildi.

Hapishaneler ve Tecrit Politikaları Eleştirildi
Türkiye’deki hapishanelerin yoğunluğu ve ağır izolasyon koşulları da açıklamanın önemli başlıklarından biri oldu. S, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli cezaevleri ile İmralı örneği özel olarak ele alındı. “Umut hakkı”na dikkat çekilerek, şartlı tahliye hakkının evrensel bir ilke olduğu hatırlatıldı.
Zorla Kaybetmeler Yeniden Gündemde
2016 sonrası OHAL sürecinde artan zorla kaybedilme vakalarına dikkat çeken İHD, halen akıbeti bilinmeyen Yusuf Bilge Tunç örneği üzerinden kamuoyunu bilgilendirdi. Türkiye’nin hâlâ BM’nin Zorla Kaybedilmeye Karşı Sözleşmesini onaylamadığı hatırlatıldı.
İHD’den Siyasal İktidara Net Mesaj: Cezasızlığa Son Verin!
İHD açıklamasında, işkenceyle mücadelede devlete düşen yükümlülüklere dikkat çekilerek şu talepler sıralandı:
Cezasızlık politikalarına son verilmeli
İşkenceyi teşvik eden söylemler bırakılmalı
Gözaltı süresi kısaltılmalı
Bağımsız ulusal önleme mekanizması kurulmalı
İstanbul Protokolü esas alınmalı
İzolasyona dayalı hapishane rejimi kaldırılmalı
CPT ve BM raporlarına uyulmalı
Topluma Çağrı: İnsanlık Onuruna Sahip Çıkalım
İHD, sadece devleti değil toplumu da sorumluluğa davet etti. “İşkence insan eliyle yapılır, insan eliyle de durdurulabilir” mesajıyla, herkesin bu mücadelede yer alması gerektiği vurgulandı.
Son Söz: Mücadele Etmeye Devam Edeceğiz
Açıklamanın sonunda, İHD ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın (TİHV) işkence görenlerle dayanışmayı sürdüreceği, hak ihlallerini belgelemeye, adalet arayışına destek vermeye ve cezasızlıkla mücadeleye devam edeceği belirtildi:
“Görüyoruz, susmuyoruz, mücadele ediyoruz. İnsanlık onuru işkenceyi mutlaka yenecek!” dedi.
