BAĞIMSIZLIK VE ÖZGÜRLÜK SENTEZİ: 24 TEMMUZ

Hakan Erkan KARATAŞ yazdı…

Bugün 24 Temmuz…

Takvim yapraklarında bir gün gibi dursa da, aslında bu tarih, bir ulusun kaderine kazınmış iki büyük zaferin adıdır.
Biri, yurt toprağının bağımsızlıkla mühürlendiği gün; diğeri, kelimelerin zincirlerinden kurtulduğu gün.

1923’te bugün, Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi niteliğindeki Lozan Barış Antlaşması imzalandı.
Sevr ile yok edilmek istenen bir milletin, emperyalizme karşı başkaldırısının dünyaya kabul ettirildiği, “Bu topraklar bizimdir!” diye haykırıldığı gündür 24 Temmuz.

1908’de yine bugün, Osmanlı basınında sansür kaldırıldı. Gazeteler ilk kez özgürce basıldı.
Kalemler diz çökmeyi değil, doğruları yazmayı seçti. O gün, halkın sesi ilk kez korkmadan yankı buldu.

Ve şimdi soruyoruz:

Bir milletin bağımsızlığı mı daha değerlidir, yoksa o bağımsızlığı halka anlatacak özgür bir basın mı?
Cevap nettir: Biri olmadan diğeri yaşayamaz.

Lozan, sınırlarımızı çizdi. Ama fikirlerin, düşüncelerin, hakikatlerin sınırlarını özgür basın kaldırdı.

Bugün geldiğimiz noktada;
Bir yanda Lozan’ı tartışanlar
Bir yanda basını yok saymaya çalışanlar var.
İşte tam da bu yüzden, 24 Temmuz hâlâ mücadele günüdür.

Lozan’ı unutanlara hatırlatmak için,
Basını yok saymak isteyenlere diyoruz ki
Bugün de yarın’da

Ne Lozan’dan vazgeçeriz, ne de hakikati yazmaktan!

Bugün; bağımsızlığımızın ve basın özgürlüğümüzün ortak yıl dönümüdür.
Bugün; geçmişten geleceğe uzanan bir halkın sesiyle, direnişin kalemiyle buluştuğu kutlu bir gündür.

Yaşasın özgür vatan!
Yaşasın özgür basın!
Yaşasın 24 Temmuz!