ÖZTÜRK: KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ « Hatay Yeni Haber Gazetesi

23 Nisan 2024 - 23:03

ÖZTÜRK: KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ

Hatay Birlikte Güçlü Platformu, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Antakya köprübaşında bir basın açıklaması yaptı.

reklam
ÖZTÜRK: KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ
Son Güncelleme :

08 Mart 2021 - 23:50

213 views

Hatay Birlikte Güçlü Platformu, 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Antakya köprübaşında bir basın açıklaması yaptı.


Hatay Birlikte Güçlü Platformu adına açıklamayı Dilara Öztürk okudu. Öztürk yaptığı açıklamada, “164 yıl önce katledilen kadınların öfkesi, direnci ve mücadelesi ile… Etrafımız, patriyarkal kapitalizm, krizler ve erkek egemenliği tarafından sarılı. Fakat teslim olmaya hiç niyetimiz yok! Dünya kadınlarının eşitlik ve özgürlük mücadelesinin adıdır 8 Mart. Yakılarak katledilmiş 129 tekstil işçisine adanmış, devrimlere kapı aralayan Petersburg’lu kadın işçilerin 8 Mart 1917’deki grev ve direnişlerinin tarihselliğiyle şekillendi. Kadınların ezilmesinin, emeğiyle ve bedeniyle sömürülmesinin, tümüyle eşitsiz koşullara mahkum edilmesinin tüm deneyim ve görünümlerine karşı gücümüzü birleştirdiğimiz günde, 8 marttayız. İşte bu yüzden, dünyanın her yerinde olduğu gibi antakya’dan da bizi güvencesizliğe, şiddete ve eşitsizliğe mahkum eden erkek egemen düzene karşı “aşağı bakmıyoruz, birlikte güçleniyor, dünyayı değiştiriyoruz.” demek için buradayız.


KADIN CİNAYETLERİ ÖRTBAS EDİLMEYE ÇALIŞILIYOR
Tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi ile , tüm canlıların yaşamlarını derinden etkileyen bir yılı ardımızda bıraktık. bir yıllık pandemi sürecinde en çok ezilenlerden, hakları gasp edilenlerden biri de kadınlar oldu. “Evde Kal!” çağrısıyla birlikte çalışan kadınların birçoğu mesailerine evden devam ettiler. “sağlığımız” için kaldığımız evler bizlere şiddet, istismar, yeniden üretim sürecinin zorunlu öznesi olma koşullarıyla geri döndü. Bu durum bir kez daha toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tüm gerçekliğiyle gözler önüne serdi. Sağlık emekçisi kadınlar yoğun çalışma koşullarından sonra ev içi bakım emeği, annelik gibi görevlerden dolayı insani yaşam standartlarından uzaklaştılar. Bu görevleri aksattıkları zaman şiddete maruz kaldılar. İş yerlerinde covid-19 tehlikesinde, evde ise erkek şiddetine uğradılar. 2020 yılında 300’den fazla kadın cinayeti işlendi. 2021 yılının geçirdiğimiz bu 2 ayı da kadın cinayetleriyle, erkek şiddetiyle geçti. Her kadın cinayeti de “kadın cinayeti değil” denilerek, intihar, kaza olduğu öne sürülerek gerçekler örtbas etmeye çalışıyor. Biz biliyoruz ki öldürülen her kadının sorumlusu erkek egemen sistem, onun yürütücüsü devlet ve iktidarın yanlış politikalarıdır. Kızkardeşimiz Betül Özdemir’in davasında olduğu gibi bütün şüpheli ölümler etkin araştırma ve soruşturma yöntemleri ile aydınlatılmalıdır. Kadın katillerinden hesabı kadınlar soracak. Adalet ve yargı sistemi de kadın katillerini, tecavüz faillerini etkin ve objektif soruşturmuyor ama diğer yandan, ölmemek için kendini savunan Melek İpek, Nimet Akgün gibi kadınları da müebbet hapis cezaları ile yargılıyor. öz savunma haktır ! 429 gündür haber alamadığımız Gülistan Doku’nun akıbeti için de hala ellerini taşın altına koymuş değiller. Buradan tekrar soruyoruz. Gülistan Doku nerede?! Adaletin yalnızca, hukuk kitaplarında, yasa kitapçıklarında basılı, tabelalarda asılı kaldığı bir ülkede yaşıyoruz. Bir yandan her gün, lgbti+lara yönelik nefret söylemlerine, nefret suçlarına tanık oluyoruz. Heteroseksist erkek egemen zihniyet, kadınlara ve lgbti+lara yönelik psikolojik, fiziksel vb türlü şiddetine devam ediyor; ayrımcı, ötekileştirici, lgbti+fobik söylemler ve davranışları ile lgbti+ ‘ların yaşamlarını zindana çeviriyor. Birkaç gün önce Adana emniyet müdürlüğü, toplumun genel ahlak anlayışına aykırılıkları olduğu gerekçesi ile 8 Mart miting alanına lgbti+ görsel, döviz, bayrak, flama vb materyallerin sokulmasına izin vermeyeceğini söylemiş, bulundurulması durumunda müdahale edeceğini söyleyerek gözdağı vermeye çalışmıştır. 6 Mart günü İstanbul’da düzenlenen Büyük Kadın Buluşmasında polis önce bayrak ve dövizlerdeki gökkuşağı renklerini gerekçe göstererek kadınların alana girişleri engelledi, daha sonra trans kadın kortejini keyfi bir müdahale ile engellemeye çalıştı. Eylem sonunda alandan çıkan kadın ve lgbti+lar takip edilerek arka sokaklarda işkencelerle gözaltına alındı.7 Mart günü de savcılık, arkadaşlarımızın ifadelerini bile almadan tutuklama talebi ile mahkemeye sevketti. Biz kadınlar olarak hiçbir meşru ve yasal dayanağı olmayan bu yasaklama, engelleme ve gözaltıları asla kabul etmiyoruz!


LGBT+İ’LAR VARDIR, VAR OLACAKTIR!
Tüm bunların karşısında Türkiye’de kadınlar 2020 yılını bir mücadele yılına çevirdiler. Kadın cinayeti haberleri arka arkaya gelirken, iktidar, koruyucu yasaları uygulamadığı gibi kadınların kazanımlarını her yanından tırpanlamaya çalıştı. Kadınlar bulundukları her alanda “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz” sloganını haykırarak iktidarın İstanbul Sözleşmesi’ne yaptığı saldırıyı püskürttü. 2014’ten bu yana yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesi kadınları her türlü şiddete karşı korumayı, kadına karşı şiddeti ve hane içi şiddeti önlemeyi amaçlayan uluslararası sözleşme, milli değerlere uygun değil denerek kaldırılmaya çalışıldı. Buradan bir kez daha soruyoruz : erk milli değerlere ne uygun ? tecavüz mü uygun ? kadınları katletmek mi uygun ? çeşitli cinsel yönelim ve kimlikten bireyleri katletmek mi uygun ? ne uygun? . milli değerleriniz sizin olsun biz kadınlar eşit ve özgür yaşamak istiyoruz . Biz kadınlar, geleceğimizi iktidarın vaatlerine bırakmayacağız İstanbul Sözleşmesi tartışılamaz! Sözleşmeyi koşulsuz şartsız uygulatacağız! Erkek devlet kadınları, siyasi ve toplumsal yaşamın her alanından uzaklaştırmaya, eve kapatıp iradelerini yok saymaya çalışıyor. Oysa unuttukları bir şey var! her şiddet yeni bir mücadele doğuruyor ve bu zihniyet karşısında kadınlar bu mücadeleden daha da güçlenerek çıkıyor. Tarihi ilmek ilmek ören , hangi taşı kaldırsa altından emeği çıkan kadınları usulsüz uygulamalarınız ile silebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Kadın iradesini yok sayan , kadın kazanımlarını tırpanlamaya çalışan bütün uygulamaların karşısındayız. Geldiğimiz aşamada
belediyelere atanan kayyumların il icraatlarının kadın kazanımlarına saldırması ile ,Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan kayyum Melih BULU’NUN ilk icraatının lgbt+ların çalışma kulübünü kapatması arasında hiçbir zihniyet farkı yok. Kayyumlar tarafından kadın kazanımları gasp ediliyorken çoğu kadın derneği, kayyumlar eliyle kahvehanelere çevriliyorken durup izlemeye niyetimiz yok! Haksızlık, hukuksuzluk varsa karşısında mücadele eden kadınlar var! Her gün adeta aklımızla dalga geçmeye çalıştıkları açıklamalara şahit oluyoruz. AKP’li Özlem Zengin, “Türkiye’de çıplak arama olduğuna asla inanmıyorum” derken her gün yeni bir çıplak arama veya gözaltı olduğunu çok iyi biliyoruz. Sırf kadın mücadelesi yürüttükleri için, kadınlar ev baskınlarında köpekli işkenceye, kötü muameleye, göz altında tacize ve çıplak aramaya maruz bırakılıyor.
KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜ
Bizi böyle sindirebileceklerini, mücadelemizden vazgeçirebileceklerini sanıyorlar. Unuttukları şey ; kadınların ele avuca sığmaz bir direniş tarihi var. Akıl almaz uygulamalar ile hayatlarımız kuşatılmaya çalışılıyor, kadınlar bu kuşatmayı daha öncede yaptığı gibi mücadele ile kıracak. Dönemin cumhurbaşkanı 2019 senesinde G-20 zirvesi için gittiği Japonya’dan eğitim sistemimizin en büyük eksiği, ihtiyacıymış gibi kadın üniversiteleri fikri ile geri döndü.YÖK başkanına “Kadın Üniversiteleri için çalışmalarınıza derhal başlayın’’ direktifini verdi, geçtiğimiz Temmuz ayında ise Kadın Üniversiteleri, Cumhurbaşkanlığı 2021 Yıllık Kalkınma Planına eklendi. Üniversiteler içerisinde türlü şiddet biçimlerini kadınları üniversite içerisinden soyutlayarak çözüm üretme fikri mevcut iktidarın kadın bakış açısını açıkça ortaya koyuyor Erk iktidar aklı, laf cambazlıklarıyla “kadınları düşünüyoruz” imajı vermeye çalışıyor. Bir kez daha hatırlayalım kadınlar aynı akıl nafaka hakkına saldırmıştı, toplumsal cinsiyet derslerini kaldırmıştı, İstanbul Sözleşmesi’ni tartışmaya açmıştı aynı akıl… Kadınların güvenliği, kadınları toplumsal alandan buharlaştırarak sağlamak istiyorlar. Gitmeye, geri çekilmeye hiç niyetimiz yok. Burada ve bir ardayız Kadın üniversiteleri kadınların yaşamında gerici bir çözülme yaratmaktan bir adım öteye gidemez. Size kadın üniversitelerini açtırmayacağız. Üniversiteli genç kadınların ihtiyacı cinsel taciz birimleri, cinsiyet eşitliğini esas alan dersler, güvenli alanlar yaratmadır; kadın üniversiteleri değil! Kadınların yaşamlarını pembe otobüslere, evlere, kadın üniversitelerine sığdırmaya çalışanlar bilmelidir ki bizi sıkıştırmaya çalıştığınız kalıplara girmeyeceğiz ve her alanda eşitsiz sınırları aşarak bulunmaya devam edeceğiz. Biz Hataylı kadınlar tüm bu baskılara rağmen #AşağıBakmayacağız, kazanılmış haklarımızı korumaya ve insanca yaşam için mücadele etmeye devam edeceğiz. Her yıl olduğu gibi bu yılda tüm kadınları haklarımızı savunmaya ve mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Yaşasın kadın dayanışması! Kadınlar birlikte güçlü! Dünyanın bütün kadınları birleşin!” ifadelerini kullandı.

reklam

YORUM YAP

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.